
Saygıdeğer Başkanım,
Kürsüye gelişimin sebebi kişisel bir tercihin ötesinde sözlerimin kıymeti ve tesiri maksatlıydı. Müsaade ettiğiniz için size ve değerli meclis üyelerimize çok teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer Başkanım,
Değerli Meclis Üyeleri;
Müsaade edersiniz bu konuda parti mensubiyetimi, dünya görüşümü, mesleğimi ve tüm etiketlerimi, hazır cevap sözcü kafasını da bir yana bırakarak; sadece iki kız babası olarak ve en önemlisi bir insan olarak meseleye kişisel yaklaşımımı ifade etmek istiyorum. Konuşmanın sonunda tüm arkadaşlarımız, evet bu konuşma hepimizin adına yapıldı diye düşünürlerse kendimi başarılı sayabilirim.
Onun için ön yargıyla bakan gözlerinizi indirip, şimdi silahlarınızı yavaşça yere bırakabilirsiniz. J
Neyden bahsettiğimi zannediyorum anlamışsınızdır, bir kız çocuğu istismarıyla ilgili iddialar ve yaşanan vakayla ilgili düşüncelerimi kısaca sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle ifade edelim ki; yaşanan olayın ya da ihtiyatlı olalım iddia edilen olayın insani ve vicdani olarak asla kabul edilebilir bir yanı yok. Bu konuda tereddüt yaşayan her kim varsa insanlığını gözden geçirmelidir. Fakat sanki bu ortak vicdan bize yetmiyormuş gibi bu olayın üzerinden olayın kendisini unutturan ve hatta silikleştiren sert bir siyasi kutuplaşma ve hesaplaşma yürütüyoruz.
Bu hesaplaşmanın iki tarafı var;
Birinci cephede ‘kötümser toptancılar’ diğer cephede ise ‘iyimser toptancılar.’
Kötümser toptancılar bu tartışmada diyor ki: İşte yaşanan bu olay göstermektedir ki, dini kimlik taşıyan tüm topluluklar, dernekler, vakıflar kötüdür, tüm binaları mühürlenmeli ve hatta dozerle yıkılmalıdır diyerek; devri iktidarımızda 6 ay içerisinde tüm dernek ve vakıflar kapatılacaktır şeklinde bir seçim taahhütü dahi veriyorlar.
İyimser toptancılar da diyor ki: Biz bu insanları tanıyoruz, bu insanlar Allah peygamber sevgisi olan tertemiz insanlar, asla böyle bir şey yapmaz, yapamazlar, asla yakıştıramıyoruz diyorlar.
Kötümser toptancılar diyor ki; bunlar cahiller topluluğudur, eğitimle filan iflah olmazlar, yok saymak ve ötekileştirmek ve hatta tepelerine inmek gerekir. Siyaset ve iktidar bu yapıları gözetip kollamaktadır ve bu rezilliklere ortaktır.
İyimser toptancılar diyor ki: biz bu insanları, bu kurumları sizlere asla yedirmeyiz, 28 Şubat’ta yaptıklarınızı biliyoruz, nefretinize mağlup olmayacağız. Önce siz sayısız istismar vakasıyla anılan partinize bakın, asıl sizi kapatmak lazım diyor.
Bu diyalog uzatılabilir; işte bu toz duman içinde, bu kutuplaşma arasında asıl mevzu maalesef kaynayıp gidiyor, hepimizin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekirken, herkes başı dik bir şekilde, aynaya değil karşı mevziiye bakmayı ve taş atmayı seçiyor.
Oysa bir üçüncü yol, bir üçüncü perspektif geliştirmek, kılıçlarımızı kınımıza sokup sağduyu ile konuşmamız mümkün. Vicdan ve erdem sahibi insanlar olarak, yetmez mi, elbette yeter, hatta sadece bu bile yeter. Belki sözlerim birilerine romantik gelebilir fakat romantik dediğimiz ve siyaset üstü diyerek söze başladığımız her konu aslında bu kutuplaşmaları ve ortak tasalarımızı giderecek yegâne imkân.
Böyle konularda her birimiz iflah olmaz birer romantik olmak zorundayız. Bu mesele de öyle bir mesele, gelin bu meseleye üçüncü bir pencereden bakmaya çalışalım, neler göreceğiz?
1. Ortaya atılan iddialar; dini, siyasi, cemaat mensubiyeti gibi etiketlerle ilişkilendirilmeyecek kadar gayri insani ve gayri ahlakidir, hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir grup, dinsel motifli, ideoloji ya da seküler olsun fark etmez, iddialar insan onur ve haysiyetiyle asla açıklanamaz.
2. Bir kişinin sadece sarık takması, baş örtüsü takması, mensubiyeti ne onu iyi bir dindar ; ne de fular takması, dekolte giymesi ya da seküler imajı onu medeni yapmaya yetmez. İyi bir dindar ve medeni olmanın en önemli şartı; şekle ve sembollere değil davranışlara ve söz-eylem tutarlılığına odaklanmaktır.
3. Bu bir hastalık mıdır, bir sapma mıdır, bir ahlaki düşkünlük müdür öncelikle doğru tanımlanmalıdır. Reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkiyi düşünen bir kişi kisvesi ne olursa olsun pedofilidir. Bu davranışını hangi gerekçeyle meşrulaştırmaya çalışırsa çalışsın, gayri meşru ve gayri insani bir eylemin failidir.
4. Çocuk istismarı ve pedofili ülkemizde olduğu kadar özellikle Avrupa’da gün geçtikçe yaygınlaşan aslında tüm insanlığı ilgilendiren büyük bir sorun. Dünyada çocuk pornografisiyle ilgili en çok internet sitesi Avrupa kaynaklıdır. O kadar ki Hollanda’da pedofili bireylerden oluşan bir siyasi partinin kurulmasına dahi teşebbüs edilmiştir.
5. Pedofili bireyler yaş, din, ırk, dünya görüşü fark etmeksizin dünyanın her yerinde varlar ve maalesef aynı varlık familyasında onlarla yaşıyoruz. Batıda özellikle katolik, protestan kiliselerde, mormon tarikatlarında ve birçok ezoterik yapıda, ülkemizde de kapalı örgütlenmelerde karşılaşılmaktadır. Bu yapıların ortak özelliği; şeffaflığın zayıf, dikey hiyerarşinin güçlü ve çocuklara yakın organizasyonlar olmalarıdır. Pedofili bireyler bu tür yapıları çocuklarla yakın ilişkiler kurabilecekleri kurumlar ve statüler etrafında şekillendirmeye meyilli olmalarıyla ilgili olarak tercih etmektedirler, yoksa bu yapıların tesiriyle pedofili bireyler ortaya çıkmamaktadır.
6. Bu tür olaylara karşı nasıl tavır alınmalı ve nasıl bir dil kullanılmalıdır? Öncelikle insan zihni genellemeler yapmaya eğilimlidir ve bu zaaf birçok zulümlere ve suiistimallere kapı aralamaktadır. Duygu toptancılığı toplumsal ayrışmayı körükleyen tehlikeli bir ruh halidir ve uzak durulmalıdır.
7. Kamuoyunda yürütülen tartışmalar kabile asabiyeti üzerinden toplumsal kutuplaşma zemininde yürütülmemelidir. Herkes kendi mahallesini koruma refleksiyle hareket etmektedir, bundan vazgeçilmelidir. Hukuk ve temel insan hakları temelinde hareket etmeli ve çatışma parantezinden çıkılmalıdır. Dün Ensar’da bir öğretmen, geçen ay bir alevi dedesinde ya da bir siyasi partide, dün bir cemaat vakfında, bugün Atatürkçü Düşünce Derneği’nde… Farkeder mi, etmemelidir, nokta.
8. Kişiler hakkında yargı kararı ortaya çıkıncaya kadar her kişi masumiyet karinesinden istifade eder. Suçta ve cezada şahsilik esastır ve kişilerin tekil eylemleri üzerinden genellemelere ulaşmak ve politik mevzi hesabı yapmak aslında mevzuyu ıskalamaktır ve başka bir istismara kapı aralamaktır. Ticarette olabilir ama adalet ve beşerî ilişkilerde toptancılık büyük zulümdür. Toplumun geçmişi ve tramvaları üzerinden ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı nefretin sistematik örgütlenmesi ve siyasi çıkarlar için araçsallaştırılması zalimce bir yaklaşımdır.
9. Türkiye çocuk istismarı konusunda yasal altyapısı tamamlanmış olan 5 Avrupa ülkesinden biridir, sayısız yasal düzenleme ve ağır yaptırımlar ön görülmüştür. Yeter mi yetmez, çünkü bu tür meseleler için, benzer olayların yaşanmaması adına olayın politik, kültürel, dini ve sosyal sebepleri için ortak bir tutum geliştirilmeli ve kültüre dönüşmelidir. Çocuk istismarı bir insanlık suçudur ve insan olan herkesin, tüm aidiyetlerimizin üzerinde ortak meselemizdir.
10. Yakmak yıkmak, kuruyu da yaşı da aynı torbaya koymak, kapatmak, mühürlemek, birilerinin sesini kısmak, linç etmek, mevzuyu değil mevziiyi öncelemek tüm bunlar çözüm değildir. Laik-anti laik argümanları ve 28 Şubat retoriğini kullanmak yerine; insan hakları ve hukuku esas alan inanç özgürlüğünü koruyan, sert hiyerarşiler yerine yatay ilişkilerin ve şeffaflığın esas alındığı örgütlenme modelleri teşvik edilmelidir. Sosyologlar, psikologlar, ilahiyatçılar bu konuyu derinlemesine çalışmalıdır. Okullarımızda ciddi bir mahremiyet eğitimi gereklidir ve müfredata eklenmelidir. Varsa dini müktesebat ve yorumlar gözden geçirilmeli, Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın 2012 tarihli 44 sayılı kararında olduğu gibi çocuk evliliklerin dinde yeri olmadığına ilişkin fetvalar yaygınlaştırılmalıdır. Aksi halde yasakçı söylemler ve uygulamalar; sosyolojik tabanları ve yapıları kendin içine kapatarak bir mazlumiyet alanı oluşturmakta ve bu yapılar yer altına çekilmekte ve politize olmaktadırlar, tarihi tekerrüre zorlamayalım, travmalarımız mazide kalsın.
Son söz olarak, bu konu ne sosyal medya yargıçlarının klavyesine ne de fanatizmin ağır sloganlarına asla bırakılmamalıdır.
Adaletin er geç tecelli etmesi dileğimizdir, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
留言