top of page

Ekmeğin Siyaseti Olur mu?

Yazarın fotoğrafı: Murat TÜRKYILMAZMurat TÜRKYILMAZ

Güncelleme tarihi: 8 Mar 2023



EKMEĞİN SİYASETİ OLUR MU?



Erdemli mallar kategorisinde değerlendirilen ekmek üretiminde belediyeleştirme kısmi olabileceği gibi tekelci bir anlayışıyla da uygulanabilmektedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi şehirlerde kısmi belediyeleştirme örneği olarak belediyeler, kendi üretim tesislerinde uygun fiyata Halk Ekmek üreterek hem ekmek piyasasını dengelemekte hem de alt gelir gruplarına ekmek üzerinden gelir transferi sağlamaktadır. Bu hizmet sayesinde ölçek ekonomisi bakımından tasarruf sağlanmakta, daha ucuz ve daha hijyenik ekmek üretilmekte; yatırım, dağıtım ve istihdam boyutlarıyla da ekonomiye ciddi bir destek sağlanmaktadır.


Ülkemizde ekmek, günlük gıda iaşesinin ana unsuru olarak öne çıkmaktadır. İstatistiklere bakıldığında, ortalama 300 gr ekmek ile insanın ihtiyacı olan enerjinin %40’ı karşılanmaktadır. Bu oran Fransa’da 160 gr., Almanya’da 170 gr. Türkiye’de ise 330 gr. dır. Yapılan araştırmalarda halk ekmeğin tercih sebepleri arasında doyurucu özelliğinin yanı sıra fiyat ve kalite niteliği de öne çıkmaktadır.


Ekmeğin Türk insanının hayatında olmazsa olmaz bir tüketim ürünü olmasına kayıtsız kalamayan İstanbul yönetimi, 1971’de günün olumsuz ekonomik şartları da dikkate alınarak Halk Ekmek üretim tesisi çalışmalarına başlar. Gümrük sorunları sebebiyle üretim tesisinin montaj süresi ancak 1978’de tamamlanabilir ve üretim süreci başlar. Halk ekmeğin kuruluş amacı ekmeğin daha iyi standartlarda uygun fiyata arz edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması olarak belirlenmiştir. Günümüzde Halk Ekmek bu amaca dönük faaliyetlerini Cevizli, Cebeci ve Edirnekapı olmak üzere üç tesiste uzun yıllardır başarıyla gerçekleştirmektedir. Normal ekmek üretimi dışında piyasaya yenilikler getirme ve rekabeti güçlendirme anlamında da Halk Ekmek’in öncü işler yaptığını da ifade etmek gerekir. Birçok çeşit ekmek üretimi yapan Halk Ekmek, örneğin Türkiye’de ilk kez 1999 yılında glütensiz düşük proteinli özel diyet nişasta ekmeğini üreterek ürün yelpazesini güncel sosyal ihtiyaçlara göre revize edebilen bir başarı ortaya koymuştur.


AK Parti döneminde ihalesi yapılan ve %46’sı tamamlanmış olan (Hadımköy) Avrupa’nın en büyük ekmek üretim tesisinin hazırlıkları maalesef 2.5 yıldır tamamlanamamış, yetkililerin açıklamasına itibar edilecek olursa Mart 2022’de devreye alınması planlanmaktadır. Bu tesisin bir an önce devreye alınması Halk Ekmek için yeni bir dönemi başlatacak önemdedir.



1994 yılında günde ortalama 25 bin ekmek üretimi yapan Halk Ekmek 1994 seçimleri sonrasında Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde ilk etapta kapasitesini günlük 300 bin ekmeğe çıkarmış ve ürünler çeşitlendirilmiştir. Yeni açılan tesisler sonrasında Halk Ekmek günümüzde Kartal’da 2, Edirnekapı’da 6 ve Cebeci’de 4 olmak üzere toplam 12 hatta normal ekmek üretim bandına sahiptir. Kartal ve Cebeci’de bulunan 2 hatta Akdeniz ekmekleri, altın çörek gibi 55’e yakın çeşit ekmek üretilmektedir.


Halk Ekmek fazla mesai uygulaması ile günde toplam 2.5 milyon ekmek üretim kapasitesine sahip büyük bir organizasyondur. Normal ekmek üretiminde; 2014 yılında günde 1.7 milyon, 2016 yılında 2.1 milyon, 2018 yılında ise 1 milyon 800 bin kapasiteye ulaşıldığı tespit edilmiştir. Rakamlardan anlaşılacağı üzere 2019 yılına kadar günlük ekmek kapasitesi gelen talep ve ihtiyaca göre değişiklik göstermekle birlikte 1 milyon 500 bin ile 2 milyon arasında seyretmektedir. Halk Ekmek şirketinin resmî web sitesine girildiğinde ekmek üretim kapasitesinin 250 gr normal ekmek olarak 14 üretim hattında günde 1.800 bin olduğu görülmektedir.


Halk Ekmek Genel Müdürü Sn. Okan Gedik yakın zamanda TGRT’ye vermiş olduğu mülakatta, vatandaştan gelen ekmek talebinin 1.600 bin civarında olduğunu beyan etmiştir. Halk Ekmek web sitesinde ifade edilen 1.800 binlik kapasite dikkate alındığında Sn. Gedik’in beyanı çerçevesinde sahadan gelen talebin karşılanmaması için hiçbir sebep yoktur. O halde halk ekmek büfelerinde oluşan kuyrukların sebebi nedir? Ekmek arz kapasitesinde sorun olmayan bir işletme, kendi ürünü için kuyrukta bekleyen insanları kamuoyuyla paylaşarak ticari itibarına neden zarar vermeyi tercih etmektedir? Uzunca bir süredir kamuoyunu meşgul eden ekmek kuyrukları başlıklı tartışmaları anlamak bakımından bu soruların yetkili ve sorumlu kişiler tarafından behemehâl cevaplandırılması gerekmektedir. Bugüne kadar bu sorulara cevap teşkil edebilecek tatmin edici bir açıklama maalesef yapıl(a)mamıştır.


Cevaplanması gereken bir diğer soru da; 1 yıl evvel mobil ekmek büfelerinin faaliyete alındığı lansman programında yine Halk Ekmek Genel Müdürü Sn. Okan Gedik’in günde 1.400 bin ekmek ürettiklerine ilişkin beyanına ilişkimdir. Geçen bir yıl içerisinde iddia edildiği gibi gelen yoğun ekmek talebine rağmen üretim kapasitesinin arttırılmamasını (kendi ifadeleriyle günlük 1.800 bin kapasite) nasıl açıklamak gerekir?


Aslında bu soruların tatmin edici bir şekilde cevaplanmasının en büyük faydası ekmek gibi kutsal ve siyaset üstü olması gereken bir değerin politize edilmesinin önüne geçmek olacaktır. Halk ekmek kuyrukları sorununu çözmek için gerekli teorik arz kapasitesi varken bunun kullanılmaması gerçeğine saydığımız cevapsız sorular eklendiğinde herkesin aklına acaba sorusunun gelmesini makul karşılamak gerekmektedir. Bir yıl önce hizmete giren 50’ nin üzerinde mobil halk ekmek büfesinin, ekmek kuyruklarının oluştuğu noktalara neden destek vermediği, bu kadar basit bir çözümün niçin kullanılmadığı gibi acabaları güçlendiren birçok örnek sayılabilir.


Aslında bu tartışmaların kaynağında kamuoyunun hiç tartışmadığı bir mesele yatmaktadır. İBB ’de bürokrasinin siyasallaşması olarak tanımlayabileceğimiz yeni durumu biraz açmak da fayda var. Şöyle ki; İstanbul Büyükşehir Belediyesi geleneğinde, bağlı kuruluşlar ve iştiraklerin yönetiminde belediye bürokratlarının görevlendirilmesi usulü yerine artık bu şirketlerin yönetimlerinde siyasi kimlik taşıyan isimler görevlendirilmektedir. Konumuz olan Halk Ekmek şirketinde kamuoyunda genel müdürden daha çok konuşan ve açıklamalarda bulunan Yönetim Kurulu Başkan V. Özgen Nama da bu usulle göreve getirilen bir isim. Sn. Özgen Nama’nın sosyal medya biosuna baktığınızda CHP kimliğini açıkça ifade ettiği görülecektir. Daha da ötesi bu ismin açık kaynaklardan yapmış olduğu sosyal paylaşımlar ve açıklamaları incelendiğinde yukarıda ifade ettiğimiz cevapsız sorular üzerinden ekmek değil ‘siyaset’ üretim motivasyonuyla hareket edildiği açıkça görülmektedir. Bu tutumun kamusal görevlerin gerektirdiği ağırlığı hafifleten ve ekmek gibi bir değeri siyasi istismar aracına dönüştüren etik bir sorun olduğu aşikardır.


Yine kamuoyunda özellikle belirli siyasi odaklar ve dijital mecralarda çokça dillendirilen Halk Ekmek hizmetlerinin AK Parti meclis gurubu tarafından engellendiği iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir. Kesin olarak söyleyebiliriz ki; bugüne kadar İBB Meclisi’ne Halk Ekmek’ i ilgilendiren tek bir teklif getirilmiş ve bu teklif oy birliği ile kabul edilmiştir. İBB Meclisi’nin 14.01.2021 tarihinde 121 nolu karar ile 142 adet yeni nokta için büfe yerlerinin Halk Ekmek’e tahsisi talebi kabul edilerek, bu büfelerin şehit yakınlarına, dul ve yetimlere, gazilere %40 oranın ve üzeri engelliler için tahsis edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca mevcut faaliyet gösteren 117 büfe ile sözleşmelerin yenilenmesine, halkın ekmeğe ulaşımın kolaylaştırması amacıyla tüm bakkallarda halk ekmek satış yetkisinin verilmesine tüm partiler ittifakla evet demiştir. İlginç olan oy birliği ile geçen söz konusu karara rağmen kamuoyunda AK Parti Halk Ekmeği engelliyor algısının oluşturulabilmesidir. Bu konuda İBB yönetimi ve CHP’nin iletişim konusunda ortaya koyduğu başarıyı takdir etmek gerekir.


Alınan kararda İBB’nin büfe yerlerinin tespitinde ilçe belediyesi ile koordineli bir şekilde büfe yerlerinin tespit edilmesi gibi bir şart getirilmiştir. İlçe belediyelerinin kendi ilçelerinin yoksulluk verilerinden yararlanılması, ilgili belediyenin büfe yerleriyle ilgili bir projesinin olup olmadığı gibi hususlar dikkate alındığında, eşgüdüm açısından isabetle alınan bu karar da yine iletişim becerisiyle kamuoyunda farklı bir şekilde lanse edilmiştir. İBB’nin bazı ilçelerde emri vaki suretiyle şehrin ana arterlerinde halk büfesi konulması girişimlerine karşı ilçe belediyelerinin tepkileri kamuoyunda maalesef Halk Ekmek engelleniyor algısını daha da güçlendirmiştir. Oysa Halk Ekmek yetkililerinin beyanları dikkate alındığında; halk ekmek büfelerinin sosyal işler daire başkanlığının kent yoksulluğu haritasına göre tespit edilen yerlerde kurulduğu/kurulacağı anlaşılmaktadır. İlçe belediyesinin görüşü alınmadan konulmaya çalışılan büfelerin yer tespitinde bu kritere dikkat edilmediği, siyasi tansiyonun artmasına neden olabilecek lokasyonların tercih edildiği görülmektedir. Umulan da olmuştur, İBB çalışanları ile ilçe belediyesi çalışanları karşı karşıya getirilmiş ve oluşturulan gerilim siyaseten ‘engelleme’ başlığı altında siyasi algıya dönüştürülmüştür.


Halk ekmek kuyrukların oluşması konusunda yukarıdaki sorulara ilişkin şirket yetkilileri her ne kadar tatmin edici bir cevap vermemiş olsa da sahada yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde ortaya çıkan bulgular üzerinden bazı bilgileri paylaşmak da fayda var. Öncelikle ekmek kuyruklarının artmasının temel nedeni ekmek arzının yetersizliğine neden olan düşük kapasitede üretim yapılması ve dağıtım ağlarında yaşanan sorunlardır. Spekülasyon ve manipülasyon ile dolarize olmuş ekonomi sebebiyle oluşan enflasyonist baskının insanları Halk Ekmek’e yönlendirdiği doğrudur. Fakat ekmek kuyruklarının oluşmasına neden olan mesele; ekmek arzının yetersizliği ve dağıtım konusunda yaşanan idari zafiyettir. Ayrıca şikâyet siteleri incelendiğinde, son birkaç yıldır ekmeklerin küf kokusu sebebiyle çokça şikâyete konu edildiği ve kalitenin büyük ölçüde düştüğü de ifade edilmektedir.


Halk ekmek kurumsal anayasasında da yazdığı üzere yönetim, üretim politikasına göre risk düzeyi analizleri ile sağlıklı planlama yaparak tedbirleri almak, yaygın satış ağı oluşturarak sevkiyatları zamanında yapmak ve lojistik ağı güçlendirme sorumluluğu taşımaktadır. Bu sorumluğu Halk Ekmek genel müdürü Okan Gedik verdiği mülakatta yerine getirdiklerini ifade etmektedir. Genel müdürün ifadelerine göre; ekmekler sabah 06.00’da dağıtım noktalarına teslim edilmekte ve 07.30’da büfeler açılmakta ve toplam 68 araç ile 3000 noktaya, 16.500 km. sefer ile günde 3-4-5 kez dağıtım yapılmakta ve 600 büfe ekmek dağıtım hizmeti vermektedir.


Sahadaki bulgular maalesef Genel Müdür’ün ifadelerini doğrular nitelikte değildir. Örneklere geçmeden evvel tereddüt uyandıran bir soruyu daha paylaşmış olalım. Halk Ekmek genel müdürünün ifadesine göre İBB Meclis Kararıyla verilen 142 adet yeni ekmek büfesinin 1 yıldır sadece 57 tanesi devreye alınmıştır. Ekmek kuyrukları görüntülerinin bu kadar artmasına rağmen sorunu büyük ölçüde çözecek olan 85 adet yeni büfenin neden halen açılmadığı, yine meclis kararıyla verilen yetkiye rağmen bakkallarda halk ekmek dağıtımının neden yapılmadığı soruları da cevap beklemektedir.


Sahada yapmış olduğumuz gözlemlerde ulaştığımız sonuçlar ise şöyle: Küçükçekmece İstasyon Mahallesi Halk Ekmek büfesine ekmeğin geliş saati 13.30 – 15.00 arası olarak kaydedilmiştir ve gelen ekmek sayısı yarı oranında azaltılarak teslim edilmektedir. Bu nedenle oluşan kuyrukların hemen akabinde 2 kez bu noktaya medya mensupları tarafından röportaj için gelinmesi gerçekten manidardır. Bir diğer örnek Arnavutköy hastane önünde kapalı duran ve işletilmeyen halk büfesi. Bu büfenin kapalı tutulması sebebiyle yakın lokasyonda bulunan Merkez İlk Öğretim Okulu önündeki halk ekmek büfesinde haliyle kuyruk oluşmaktadır. Aynı zamanda büfeye gelen ekmek sayısının yarıya indirilmiş olması da yine bekleyen sayısını arttırmaktadır. Sultangazi Cebeci Halk Ekmek fabrikasının yanında olan büfeye de gelen ekmek sayısının yarıya düşmesi sebebiyle uzun kuyruklar oluşmaktadır. Bu büfenin halk ekmek fabrikasının hemen yanında olması sebebiyle önemli bir örnek olduğunu vurgulamamız gerekir. Ataşehir/Kayışdağı caddesinde bulunan Halk Ekmek büfesinde ise 2 gün üst üste gidilmesine rağmen ekmek kalmadığı ve siparişin çok altında ekmek teslim edildiği ifade edilmiştir. Sarıyer’de bulunan halk ekmek büfelerinde de ekmeğin geliş saatinin iki saat rötarlı gerçekleştiği, ekmek servis sayısının 3’ten 1’e indirildiği ifade edilmiştir.


Örnekler arttırılabilir fakat bu yazıyı okuyan ve konuya ilgi duyan hemşehrilerimize Halk Ekmek Genel Müdürü’nün ifade ettiği standartlarda hizmet verilip verilmediğini bizzat müşahede etmeleri için en yakın Halk Ekmek büfesinde kısa bir gözlem yapmalarını öneririz, tespitlerimizi yerinde görme imkânı bulabileceklerdir.


Halk Ekmek kuyruklarında bekleyen hemşehrilerimiz tezgâhta var olan ekmeğin dağıtımını değil tezgâha zamanında gelmesi gereken fakat gelmeyen ekmeklerin dağıtımını beklemektedir. Bunu nedeni de maalesef Halk Ekmek A.Ş.’nin ekmek arzını yönetememesi ve ekmek dağıtım ağında yaşanan sorunlardır. Üzülerek ifade edelim ki bu durum; ekmek gibi kutsal bir değeri siyasetin malzemesi haline getirirken karda kışta ekmek bekleyen insanlarımıza yapılmış büyük bir haksızlık olarak vicdanları yaralamaktadır.


Ekmeğin siyaseti olur mu, maalesef oluyor…






 
 
 

Comments


Abone Ol

Teşekkürler

  • Black Facebook Icon
  • Black Twitter Icon
  • Black Instagram Icon

© 2023 Tüm hakları saklıdır.

bottom of page